Ozon, 3 oksijen atomundan oluşan bir gazdır. Ozon gazının büyük kısmı atmosferin 11 ila 50 km yükseklikleri arasında bulunan stratosfer tabakasında oluşur. Stratosferdeki doğal ozon seviyesi, ozon oluşturan güneş ışığı ile onu yok eden kimyasal reaksiyonlar arasındaki dengenin bir sonucudur. Ultraviyole ışını ve yıldırım sırasında ortaya çıkan elektrik arkları ile oluşan ozon gazı, dünyamızdaki biyolojik dengeyi korumaktadır. Yıldırım ve sağanak yağışlar sonrasında aldığımız koku, ozon kokusudur.
Ozon, ilk olarak 1800’lü yılların sonunda Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein tarafından tanımlanmıştır. İlk kullanımı yüzey temizliği ve su sanitasyonu ile bakteri ve virüsleri yok etmek amacıyla olmuştur. Daha sonraları tıbbi yönleri ortaya çıkmış ve tıbbın etki alanını arttırmak amaçlı destek tedavisi olarak kullanılmıştır. Medikal anlamda ozonun ilk kullanılışı Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman askerlerinin yaralanma sonrasında kangren rahatsızlıklarının tedavisi olsa da 1950'li yıllardan sonra ozonun vücut üzerindeki iyileştirici etkileri ve çeşitli uygulama yöntemleri kullanılmaya başlanarak günümüzde de kullandığımız ozon tedavisi ortaya çıkmıştır.
Ozon, flor ve persülfattan sonra üçüncü güçlü oksidatif özelliği gösteren doğal bir dezenfektandır. Organik ve inorganik bileşimler ile etkileşime girerek okside eder ve böylece virüs, bakteri ve mantarlar dahil olmak üzere tüm mikroorganizmaların oksidasyon ile parçalanmasını sağlar.